KALEMİM TİTRİYOR…


 Miktat AKTAN    13.10.2022 17:13:16    Bu İçerik 309 kez görüntülendi.



Kader-i İlahi ademoğlunu acı tatlı bazı anlar ile imtihan eder.Evet hayatın her anı bir imtihandır,amenna mamafih unutulması zor olaylar da yok değildir.Malumunuz bunlardan bir tanesi de 6-8 EKİM olayıdır.

Konuşulması zor...

Unutulması zor…

Yazılması zor…

Elbette insanlar farklı dünya görüşüne farklı yaşam tarzlarına ve farklı dini görüşlere sahip olabilirler ama insani değerlerin her bireyde aynı olması her fertte aynı hisler uyandırması gerekmez mi? Örneğin merhamet, höşgörü, dürüstlük, vb. Bu insan fıtratının olması gereken gene bir olgusu değil midir?

Yardımlaşmak, sevmek, sevilmek, saygı göstermek, acıma duygusu…

6-8 EKİM’de yüce olan bu insani değerler ayaklar altına alındı.Bunların yerine Vahşet,Azgınlık,Barbarlık yaşandı. Hayvani hisler ile bezenmiş esfelessafinler meydanı doldurmuştu. Yamyamlıkta çağ atlayan iki ayaklı mahluklar sarmıştı her yanı. Yakıp yıkmadıkları, salyalarını akıtmadıkları alan kalmamıştı.

16 yaşında bir genci; o genç ki aynı topraklarda yetişmiş aynı kentin muhtaçlarına Kurban eti dağıtan bir genç, kurşunladıktan sonra bıçaklamış, 3.kattan aşağı attıktan sonra gencin üzerinden araç ile geçilmiş  o da yetmeyip bedenini yakmışlardı.Tanıdınız değil mi bu kahramanı: Şehid Yasin BÖRÜ

Taşlarla başları ezilenleri yazmak gerçekten çok zor.

Kalem titriyor, gözler yaşarıyor. Cehennemin yaratılmasının bir hikmeti dimağlarda tecelli ediyor.

Dillerde Ya Kahhar… Ya Cebbar duaları

Bir Kerbela Meydanı…

Bir Ashab-ı Uhdud Fermanı…

Zulmün ayyuka çıktığı öyle bir cinayet ki Melekler ürperiyor.

İyiye dair her şeyin yerle bir olduğu ortama dönmüştü güzel memleketim. Camiler..Medreseler…Mescitler..Kuran Kursları yakılıp yıkılmıştı. Allah’ın mübarek Kitab-ı Kebiri yerlere atılarak basılıyordu. Sakallı olman ya da Çarşaf giymiş olman hata ve hatta parmağında gümüş yüzük bulundurman katledilmene yeter deliller olmuştu.

Evet, oynanılan bu vahşet sahneleri 21.yüzyılın sözüm ona Uzay çağında yaşanılıyordu.

İslam’ı ve Peygamberi çağrıştıran şeylere bile tahammülü olmayan bir güruhtu bunlar. Damarlarında Nemrud’un,  Firavun’un kanını taşıyanların ağılı olmuştu Amed, Batman,Mardin, Şırnak, Bingöl…

Bu güzelim şehirlere Moğollar inmişti. Taş üstünde taş bırakmayacaklarına and içmişlerdi.Teknoloji çağında bir insan kıtlığı yaşanıyordu.Hem cinslerine bu kadar düşmanca bu kadar vahşice muamele eden başka bir canlı var mıydı acaba bilmiyorum.

Hani “Kadın olmak” merhamet ile aynı tanımı barındırmıyor muydu?

Acıma, duygusallık ve affetme özellikleri Kadın’da et ile tırnak gibi değil miydi?

Değil miydi Kadın bir “Anne”…

Gencecik fidanlar binalardan atılırken, bedenlerine benzin dökülüp ateşe verilirken,kuytu bir yerde nazenin civanlar bıçaklanırken Zılgıt çeken uzun saçlılar yaratıklar acaba insan türünün hangi cinsindendiler soruyorum sizlere.

Soruyorum sizlere;  çok yüce bir vasıf olan “Baba” vasfını alan insanın ,evladı yaşında  bir çocuğun küçük başını elindeki büyük bir taş ile ezerken neler düşündünüz?

 Kimlerin Hak yolda olduğu hakkında fikirleriniz hala mı netleşmedi?

Hala mı kimlerin gerçekten Terörist olduğu hakkında bir yorumunuz yok?

Yapılan bunca caniliğe, yaşanan bunca duygusuzluğa ve taraf olmaktan korkan bunca Mü’min siluetli yığınlara bizim söyleyeceğimiz Üstadımız Bediüzzaman’ın haykırışı ile en yüksek nida:

“YAŞASIN ZALİMLER İÇİN CEHENNEM”