ADIYAMAN ULUCAMİİ MİMARİ VE SÜSLEMELERİ


 Cemil ÖZDAŞ    26.12.2021 21:05:42    Bu İçerik 5391 kez görüntülendi.



             Adıyaman’ın en merkezi yeri olan çarşı içinde, Adıyaman kalesinin eteğinde yer alan cami Adıyaman’ın en büyük camisidir. Boyuna dikdörtgen planlı bir yapıdır. Boyuna dikdörtgen olan plan, ortada sekiz kenarlı dört payenin taşıdığı büyük bir kubbe ile dört köşede dört küçük kubbe ve büyük kubbenin dört yanında ve küçük kubbeler arasında yer alan tonozlu kısımlarda meydanda gelen merkezi planlı bir yapıdır. 

Dıştan dışa 21.20x24.40 m. boyutlarında olan yapının cephesini boydan boya kaplayan çapraz tonozlu beş gözlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır.

Kuzey doğu köşede de tek şerefeli minaresi yer almaktadır. Dışardan kurşun ile kaplanmış olan üst örtüde orta kubbe sekiz yuvarlak kemerli kasnak üzerindeki yapısı ile hakim durumundadır.

 Cami dıştan, doğu, batı ve güney cephelerde iki katlı bir görünüme sahiptir. (Resim 19). Bu görünüm yüzeyden taşıntı yapan bir korniş ile ayrılmıştır. Kornişin alt ve üst kısmında ikişer pencere dizisi yer almaktadır. Yüzeyden içeri ve dışarı taşıntı yapan pencereler ampir özelliklere uygundur. [1]

Yapıda yer alan iki katlı pencereler yuvarlak kemerlidir. Bu pencerelerden doğu ve batıdakiler altta üç üstte ise dörder, güney cephede ise altta ve üstte ikişer kuzey cephede ise iki pencere açıklığı verilmiştir. Yapının köşelerinde kulelere yer verilmiştir. Ampir üslûp özelliklerine uygun bu kuleler güneydoğu, güneybatı ve kuzeybatı köşelerinde yer almaktadır.

             Yapının en dikkat çekici özelliği dış cephenin dış cephenin üst kısmında Yunan tapınaklarında görülen üçgen alınlıklardır.(Resim 20).

             Ortadaki üçgen alınlığı yüksekliği nedeniyle alttan yukarıya doğru genişleyen silmelerden müteşekkil bu korniş Osmanlı camilerindeki orta kubbenin hâkimiyetiyle onun etrafındaki örtülerle elde edilen kademeli yapı yerine, batılılaşma devrinin bir yansıması olar karşımıza çıkar.

             Yapının doğu ve batı cephesindeki tek farklılık, karşılıklı olarak yerleştirilmiş olan girişlerde karşımıza çıkmaktadır. Doğu girişi beş basamakla çıkılan, revaklı bir girişe sahiptir. Revak dört sütun üzerinde yükselmektedir. Sütunlardan üçü serbest diğeri duvara bağlanmıştır.(Resim 21).

             Ampir özellikteki revak güney ve kuzey yönde dar ve yüksek kemerli sahanlık oluşturmaktadır. Üç giriş kapısı bulunan yapının asıl girişi kuzey cephede yer almaktadır. Kuzey de yer alan giriş kapısı ceviz ağacından olup üzerinde onarım kitabisi yer almaktadır. (Resim 22).

                        Kitabede 1318 H. / 1900 M. tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca usta ismi olarak Bahaytarzâde Mustafa bin – Ömer el-şehir ismi yer almaktadır.

             Yapının batı tarafında bir yazlık bölüme yer verilmiştir. Kap Cami’de karşımıza çıkan yazlık bölümden daha dar ve uzun olarak ele alınmıştır. Son zamanlarda yapılan onarımlarda yazlık bölüm yenilenmiştir. Burada küçük bir mihrap nişi yer almaktadır. Ancak bu bölüm bugün kullanılmamaktadır.

             Batı tarafında yer alan fakat bugün kullanılmayan batı girişinin üzerinde yer alan kitabelik kısmı boş bırakılmıştır. (Resim 23). Silmelerle üç taraftan kuşatılan kapı niş içerisinde yer almaktadır.

             Yapının güney cephesinde her hangi bir silme veya korniş yer almamaktadır. Bu yüzeyde sadece pencere açıklıklarına yer verilmiştir.

             Kuzey cephesi tamamen düzgün kesme taş malzeme ile yapılmış olan son cemaat yeri ile kapatılmıştır. Bu cephede üçgen alınlıklı bir korniş ile hareketlendirilmiştir. Son cemaat yeri yapılan onarımlarla değiştirilmiştir.

             Önceleri dikdörtgen payeler üzerinde beş gözlü olan son cemaat yeri bugün altı gözlü olarak ele alınmıştır.

Son cemaat yeri üstten dam olup içten çapraz tonozludur. Sivri kemerli son cemaat yerinin doğu ve batı köşelerinde yer alan dilimli kaş kemerlerle cephelere hareketlilik kazandırılmıştır. Doğuda yer alan kaş kemerin üzerinde bir kitabe yer almaktadır.

Kuzey giriş kapısının iki yanında iki mihrabiye yer almaktadır.Mihrabiyeler silmelerle çevrelenmiştir.girişin üzerinde Kap Camide ve Çarşı Camide olduğu gibi iki yuvarlak kemerli pencere simetrik olarak yerleştirilmiştir.Kapının iki yanında dışa taşıntılı bitkisel süslemeli iki başlık yer almaktadır.bu süslemeler batı kapısında da karşımıza çıkmaktadır.

Ceviz ağacından yapılan çift kanatlı kuzey giriş kapısı caminin kayda değer en önemli öğelerindendir. Kapı üzerinde oyma tekniğiyle yapılmış olan değişik süs öğeleri her iki kanatta da görülür.

Sol ve sağ kanatları üzerinde küçük küçük işlenmiş dikdörtgenler içerisinde bitki ve mührü Süleyman motifleri ile kitabeler oyma tekniğinde işlenmiştir.

Sağ kanadında yer alan kitabenin sonunda kapıyı 1320 H./ 1902M.tarihinde çevre Mehmet Feyzi tarafından yapıldığı kaydedilmektedir. [2]

Kapı üzerinde çiçekler, gül bezekler, geometrik şekiller yer almaktadır. Çiçekler realist olarak ele alınmıştır. Ayrıca kapının iki yanında madalyon içerisinde ay ve yıldız yer almaktadır.

Madalyonun içerisinde de Kur’an-ı Kerimden “selâmün aleyküm tıbtüm fedhuluhâ halidine “ayeti sülüs karakterli olarak yazılmıştır.(Resim 26)

Caminin içi oldukça sade tutulmuştur. Bu sadelik camide bir eksikli değil, Mimar Sinan’ın Süleymaniyesinde olduğu gibi bir ferahlık katmıştır.

Yapı içeridende iki katlı görünüme sahiptir. İç mekânda süsleme çok az olsa da mihrapta karşımıza çıkmaktadır. Kesme taştan yapılan mihrabın iki yanındaki silmeler mihrabın üst kısmına doğru, yapının dış cephesinde olduğu gibi üçgen alanlık oluşturacak şekilde ele alınmıştır. Mihrap üzerinde gülbezekler, s ve c kıvrımları ile bitkisel süslemeler yer almaktadır. Mihrap bordürü üzerinde yer alan hadis ise şöyledir:”’El Salatü imadud-din fe-men ekameha fe-kad ekam’ed-din ve men terakehe fe-kad hedeme’de-din sadeka Resulül-lah” hadisi yer almaktadır.[3] (Resim 24).

             Mihrap nişinin kemeri içerisinde beş kollu yıldız ve baklava dilimleriyle süslenmiştir.

Alınlık kısmında ortada bir güneş ışını, iki yanında da kabartma bitkisel süslemeye yer verilmiştir.

Mihrabın iki yanında yer alan silmeler geometrik şekiller ile aşağıdan yukarıya doğru hareketlendirilmiştir.

Minber, düzgün kesme taştan yapılmış olup kayda değer bir özellik taşımamaktadır.

Korkuluk kısmı ajur tekniğinde yapılan geometrik şekillere sahiptir. Süpürgelik kısmı kaş kemerli, köşk kısmı ise yuvarlak kemerlidir.

Minaresi, orijinal yapıdan günümüze ulaşan tek mimari eleman olduğu ya da geç tarihli onarım ya da yeniden yapımlardan kaldığı ileri sürülmektedir.[4]

Minare kale kaideli, silindirik gövdeli ve tek şerefelidir. Minarenin giriş kapısı doğu kısmında yer almaktadır. Doğu tarafı kuzey ve güney cephelere göre daha gösterişlidir.

Minare nişler ile hareketlendirilmiş. Düz atkılı giriş kemeri üzerinde yer alan kaş kemer içerisinde kitabeye yer verilmiştir. Bunun üzerinde ayrıca bir kitabe daha yer almaktadır.

Minarenin doğu cephesi üzerinde süsleme amaçlı yer alan madalyonlardan biri sekizgen,diğeri ise yıldız şekillidir. Sağdaki madalyonun içerisinde sekiz kollu gül bezek ve sekiz kollu yıldız motifleri yer alır.

Kaş kemerli kitabesi içerisinde karşılıklı olarak ay ve yıldız motifleri yerleştirilmiştir.Şerefe altı kollu yıldızlar ile süslenmiş ajur tekniğinde yapılmıştır.Minare caminin boyutları ile orantılıdır.(Resim 25)

Genel olarak Adıyaman Ulu cami merkezi planlı bir cami olup,Batılılaşma dönemi özelliklerini taşıyan klasik bir merkezi planlı Osmanlı camii devamı niteliğindedir.Yapıda ilk inşasından günümüze her hangi bir mimari öğe kalmamış olup tamamen yeniden inşa edilmiştir.

İlk olarak tatbik olunan plan düzeni ve mimari özellikleri hakkında hemen hemen hiçbir şey bilinmemektedir.Cami mevcut yapısı itibariyle 1515-22 yılları arasında Dulkadiroğullarından Şahsuvar Ali Bey tarafından Elbistan’da yaptırılmış olan Ulu Cami ile büyük bir benzerlik sergilenmektedir.

Çemişgezek Yelmaniye (1397-1414),Atina Fethiye (XV.yüzyılın ortaları),Hacı Hamza Sinan Bey(1506-1507),Karga Oğuz köyü (XVI.yüzyılın ilk çeyreği),İstanbul Şehzade Mehmet (1548),İstanbul Sultan Ahmet (1616),İstanbul / Eminönü Yeni (1597-1663),Erzurum Lala Mustafa Paşa (1562)Tosya Abdurrahman Paşa (1584),Tunus Mehmet Bey Camii (XVII yüzyılın sonu), Cezayir Peserige Camii (XVII yüzyıl), İstanbul Yeni Fatih Camii (1771) Humus Ulu Camii (1841),Kahire Mehmet Ali Paşa Camii (1828-47),Balıkesir Zağnos Paşa (1918),Yeni Malatya Ulu Camii (1819-1910) camileri erken dönemden başlayarak Osmanlı mimarisinde bu tipin yaygın biçimde uygulandığını gösteren bazı örnekler olarak dikkati çekerler.

Aslında klasik Osmanlı mimarisinde başarılı bir şekilde uygulanmış olan merkezi plan şemasının Türk sanatındaki en eski örneği,zaman ve mekan bakımından çok uzak olsada Özbekistan’ın Buhara şehri yakınlarında bulunan Hazara köyündeki Digaron camii (XI.yüzyıl)dır. Adıyaman Ulu Cami tam bir merkezi plan şeması göstermekle birlikte ortadaki merkezi kubbeye bağlanan yan taraflar, aynı tipteki başka yapılarda yarım kubbelerle desteklenirken burada beşik tonozlar kullanılmıştır.

Bu yönüyle yapı,Hazara Digaron camii ve Erzurum Lala Mustafa Paşa Camiine çok benzemektedir.Camide bitişik tonozlar,dört yönede dik üçgen biçiminde bir çatı ile yansıtıldığından daha çok kilise alınlıklarını andıran bir korniş görünümü ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak ilk yapımı (1506-1515 )yıllarında gerçekleşen ve daha sonra da 1248H./1832-1833M.tarihinde yeniden inşa edilen Adıyaman Ulu Camii, Osmanlı mimarisinin genel akışı içerisinde, özellikle Abdulmecid, Abdulaziz ve II. Abdulhamid gibi son devir padişahlarının hüküm sürdüğü bir dönemde, batılılaşma sürecinin son safhasını oluşturan Ampir-Rokoko karışımı ya da başka sanatlarında çeşitli biçimlerde uygulandığı bir eklektik üslüp içerisinde yapılmış dikkate şayan bir eserdir.[5]

 

[1]A.A. BAYHAN, a.g.e, s. 84.

[2] S.ERKEN, a.g.e, s.72.

 

[3] A.A.BAYHAN, a.g.e, s. 84.

[4] A.A.BAYHAN, a.g.e,  s. 85.

[5] A.A. BAYHAN, a.g.e, s. 86.