Ümmetin Yeniden Dirilişi Mümkün mü?
Ahmet YILDIRIM 14.01.2025 13:19:36 Bu İçerik 29 kez görüntülendi.
Müslümanların çoğunluğu İslam ümmetinin geleceğiyle ilgili ciddi endişeler taşıdığına inanıyorum. Bu endişeler yalnızca benim değil, bu ümmetin geleceğini düşünen herkesin ortak kaygılarıdır. Peki, İslam ümmetinin yeniden dirilişi mümkün müdür? Bu diriliş
Nasıl mümkün olabilir?
Malumunuz Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in vefatından sonraki ilk otuz yıl, İslam ümmeti için bir altın çağ niteliğindeydi. Bu dönemde Müslümanlar, hem Arap Yarımadası’nda hem de İslam’ın yayıldığı diğer beldelerde birlik ve beraberlik içerisinde, tek bir vücut gibi hareket ediyordu. O dönemde ne fikrî ayrılıklar ne de toplumsal hayatta derin çatışmalar yaşandı. Ancak, halifeler döneminin sona ermesiyle birlikte, İslam ümmeti içinde yavaş yavaş çeşitli sorunlar ortaya çıkmaya başladı.
Bu sorunların başında, taht kavgaları ve makam-mevki hırsı geliyordu. Dünya menfaatine yönelik hırslar, yalnızca bireyin değil aynı zamanda İslam kardeşliğin den hak, hukuk ve insani ahlaktan da uzaklaştırdı. İslam ahlakı, adalet ve kardeşlik üzerine inşa edilmişken, bu değerlerden uzaklaşma ümmetin zayıflamasına ve bölünmesine sebep oldu. Günümüz dünyasında ise Müslümanların hastalığı geçmişe nazaran sanki günbegün daha da ağır ve tedavisi zor bir hastalık gibi görünüyor.
Peki, bu durumdan kurtulmak ve ümmeti yeniden diriltmek mümkün mü? Elbette mümkün. Ancak bunun yolu, İslam kardeşliğinin gereklerini hakkıyla yerine getirmekten geçer. Buda ancak kişisel menfaatleri bir kenara bırakıp ümmetin ortak iyiliği ive gereği yeniden inşa etmekten gerekiyor. İslam, birliği ve dayanışmayı esas alırken, bireysel hırsların ümmeti parçaladığını tarih defalarca gösterdi.
Müslümanlar olarak yeniden dirilişi arzu ediyorsak, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) bıraktığı mirası ve ilkeleri hayatımıza tam anlamıyla tatbik etmek zorundayız. Bugün İslam âleminin karşı karşıya olduğu siyasi, sosyal ve ekonomik sorunların çözümü, ümmet bilincini yeniden canlandırmakla mümkündür. Bu da ancak adalet, ihlas, kardeşlik ve fedakârlık gibi değerleri yeniden hayata geçirmemizle gerçekleşir.
Unutmayalım ki, İslam ümmetinin dirilişi, bireylerin kendilerini yeniden inşa etmeleriyle başlar. Çünkü bir toplum, ancak bireylerin topluma kattığı değerler kadar güçlüdür. Bu sebeple, her bir Müslüman önce kendi kalbinde İslam kardeşliğini diriltmeli, ardından bu kardeşliği ailesine, çevresine ve nihayetinde tüm ümmete yaymalıdır.
Sonuç olarak, İslam ümmetinin yeniden dirilişi mümkündür. Ancak bu, sadece sözde kalan bir temenniyle değil; samimi gayret, özveri ve İslam’ın esaslarına bağlılıkla gerçekleşecektir inşallah.