SEÇİME GİDERKEN…


 Ahmet YILDIRIM    25.03.2019 10:15:40    Bu İçerik 591 kez görüntülendi.



Ülke idarecilerinin belirlenmesinde seçimler en iyi yöntemdir diyebiliriz. Seçilecek olan insanlar belli bir süreliğine de olsa halkın yöneticileri olacak idarenin başına geçip almış oldukları yetkiyle iş yapacaklar. Tabi ki yapmak isteseler. Onun için halkın sandık başına gidip vatandaşlık görevi olan oy kullanmaları gerektiği kanaatindeyim. Şayet oy kullanmadıkları takdirde münkir güç kazanıyorsa ve seçimlerde almış oldukları oy oranı ile yetki sahibi oluyorsa, o zaman seçeceğimiz insanın yani yetki verilecek olan sahsın güvenilir birisi olması gerekmez mi? Bunun için halkın kendi yöneticilerini seçmesi kadar doğal bir şey yoktur.

Tabi bazen de bunun tam tersi olabiliyor. Şimdi Ortadoğu’da yapılan seçimlere bir göz atalım.  özellikle bu ülkelerde sözde seçimler yapılır ve halka oy kullandırır. Ama gelin görün ki seçim sonucunda iktidardakiler sürekli birinci parti olarak kazanırlar. Hem de yüzde 70-80 oranla rakiplerine fark atarak kazanırlar. Ve bunun adına da demokrasi derler. İşin gerçeği bu ülkelerde sözüm ona ne demokrasi ne insan hak ve özgülükleri adına söz söylemenin bir anlamı yoktur. İnsanlık namına hakkı talep etmek bile suçların en büyüğüdür bu ülkelerde.

Dolayısıyla yapılan seçimlerin demokrasiyle uzaktan yakından bir alakası yoktur. Bir şekilde elde ettiği koltuktan da asla kalkmak istemezler. Onu başkalarına kaptırmamak için ellerinden ne gelirse düşünmeden hemen yaparlar. Koltuğu bırakmamalarının da aslında bir nedeni vardır. Çünkü o koltukları kirletmişlerdir. O yüzden de onu bırakmak istemezler. O koltukları kaybettikleri an her şeyin aslı astarı ortaya çıkacaktır. Onların o pisliklerine herkes şahit olacaktır. İşte o an başlarını kaldıracakları yüzleri bile olmayacaktır o toplumda. Böyle adamlar siyaseti öyle kirlettiler ki insanlar siyasetten ve siyasetçilerden kaçar oldular. Onları görmemek için yollarını değiştirir oldular. Bunun da tek bir nedeni var. O da idarecilerin görevlerini hakkıyla yapmayıp adil ve dürüst olmamalarından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla bu tip insanların halkın yanında pekte güvenleri kalmayacak zamanla yalnızlaştırılıp kenara itileceklerdir. Eğer böyle idarecilerle yönetilmek istemiyorsak işte o zaman, emaneti(yetkiyi) dürüst, samimi, ehliyet ve liyakat sahibi şahıslara teslim etmemiz gerekiyor. Bunun için en uygun yöntem seçme ve seçilme yöntemidir. Buda insan fıtratına uygun yönetim şeklidir diyebiliriz. Haklı olarak birisi çıkıp itiraz edebilir. Bu sistem bize ait değildir. Bahsettiğiniz yönetim şekli batıya aittir ve orada uygulanan bir sistemidir derse bizimde elbette bu konuyla ilgili verebilecek bir cevabımız olmalıdır. Benim acizane cevabım şudur.

İslam tarihinde bilinen akabe biatleriyle Müslümanlar, peygamber efendimize yaptıkları biat sonucunda Hz. Peygamberi kendilerine yönetici olarak seçmişlerdir. O günkü şartlarda seçmenin ve seçilmenin biatla yapıldığı bilinmektedir. Böylece yapılan biatın (seçim) aslında günümüzdeki seçimlerle bir farklılığının olmadığını söyleyebiliriz. Ancak yukarıda vermiş olduğum kıyasa izah getirmemiz gerekmektedir. Orada ince bir ayrıntı vardır. Burada seçilecek şahısların kıyasını yapmıyoruz. Kastettiğimiz biat, seçme ve seçilme kıyasıdır. Yanlış anlaşılmaz inşallah.

31 Mart 2019 pazar günü ülkenin her tarafında insanlar sandık başına gidip önümüzdeki beş yıl için mahalli idarecilerini seçecekler. Aday gösterilenler arasında görev yapan mevcut belediye başkanları ile beraber listelere yeni eklenen belediye başkan adayları da var. Maalesef bu adaylar gerek seçim meydanlarında, TV’lerde, gerekse de sosyal medyada olsun halka karşılığı olmayan sözler, vaatler ve yapılması imkansız olan projeler sunuyorlar. Bu kadarda hayal perest olmaya  gerek yok. Şayet adayın halkta bir karşılığı varsa, geçmişi temizse, yalana, yolsuzluğa ve rüşvete bulaşmamışsa hiç endişe etmesine gerek yok. Hatta gitsin kendi bürosunda otursun. Vatandaş onu bulur ve destekler. Halk böyle şahsiyetlere sevgi ve muhabbetle yaklaşacaktır. Şayet seçimlerde kazanmasa dahi, Hak ve halk nezdinde kazanan onlar olacaktır. Öte taraftan bir oy almak için milyarca paralar harcanıp meydanlarda reklam ve afişiler asarak, broşür dağıtarak seçim çalışmaları bahanesiyle harcamalar(israf) yapılmaktadır. Yapılan bunca harcamaların ülke ekonomisine verdiği zararı varın siz düşünün. Bunun hesabını kim verebilir?  Bir vatandaş olarak soruyorum:

 Önceki seçimlerden bu yana ne değişti?

Tabiki hiçbir şey…