Hukukçu Yıldırım: "İstanbul Sözleşmesi LGBT'nin toplumda daha görünür olmasına neden oldu"
TBMM tarafından 2011 yılında kabul edildikten sonra toplumun yozlaşması ve ailelerin dağılmasına neden olan İstanbul Sözleşmesine tepkiler sürüyor.
Adıyaman 21.07.2020 12:50:05 Bu İçerik 24384 kez görüntülendi.
Sözleşmenin, 'LGBT düşüncesi'ni legalleştirdiğini/yasallaştırdığını ve toplumda daha görünür hale getirdiğini söyleyen MAZLUMDER GYK üyesi Avukat Abdurrahman Yıldırım, sözleşmenin ya tamamen iptal edilmesi ya da ilgili maddelerinde değişikliğe gidilmesi gerektiğini belirtti.
"Sözleşme, toplumun ahlak yapısını çökerten ifadeler içeriyor"
İstanbul Sözleşmesindeki her türlü 'birlikteliğin' Türkçeye tercüme edilirken 'evlilik' diye çevrildiğini ancak orijinal metindeki birlikteliğin daha geniş bir anlamı kapsadığına değinen Yıldırım, "İstanbul Sözleşmesi 2011 yılında TBMM'de kabul edildiğinde toplumun ve milletvekillerinin incelemesine sunulmadan alelacele kabul edilmiş bir sözleşmedir. Eğer o zaman yeterince incelenmiş olsaydı, orijinal metinlere daha iyi vakıf olunabilir, içeriği hakkında daha detaylı bilgi edinebilirdi. Bir kısım iktidar mensubu milletvekillerinin de değindiği gibi o dönemde sözleşme yeteri kadar inceleme yapılmadan acele bir şekilde Meclis'ten geçirildiği için sözleşmenin olumsuz tarafları incelenememişti." ifadelerini kullandı.
Yıldırım, açıklamasının devamında, "Süreç içerisinde ortaya çıkan şey bize şunu gösterdi ki sözleşme aslında sadece kadını ve dezavantajlı grupları koruyan değil, aynı zamanda toplumun ahlak yapısını da çökerten bazı ifadeler içeriyor. Bu bağlamda, özellikle tercümeden kaynaklanan bir hatayla orijinal metinde birliktelik olarak nitelenen durumu, Türkçe metnine evlilik olarak yazıldığını, bunun da toplumu yanılttığını görüyoruz. Oysa sözleşmenin, evlilik kurumu dışında aynı cinsten olan kişilerin birlikteliğini koruduğunu, bunu legalleştirdiğini, özellikle LGBT STK'larının bu sözleşme çerçevesinde legalleştiğini, örgütlendiğini ve toplumda daha görünür hale geldiğini görüyoruz." dedi.
"Sözleşmenin, toplumun yapısını ciddi anlamda zaafa uğratacağı açıktır"
İstanbul Sözleşmesinde yer alan 'cinsiyetsiz eğitim' ve 'cinsel yönelim' gibi ifadelerin de toplumsal çöküşe neden olacağını belirten Yıldırım, "İstanbul Sözleşmesi, gerek LGBT'ci örgütlerin legalleşerek toplumda daha görünür hale gelmesi, gerek eğitimde cinsiyetsiz eğitimi özendirmesi, cinsel yönelim denen bir hadiseyi ergenlik çağındaki çocuklara dayatması ya da daha çekici kılması düşünüldüğünde, sözleşmenin toplum yapısını ciddi anlamda zaafa uğratacağı açıktır. Bu nedenle, İstanbul Sözleşmesinin ya Macaristan örneğinde olduğu gibi sözleşmeden tamamen çekinilmesi ya da bu değindiğimiz maddelere çekince koyacak şekilde yeniden düzenlenmesinin daha yararlı olacağı kanaatindeyiz." şeklinde konuştu.
"İngiltere, sözleşmenin Türkiye gibi ülkelerde uygulanması için fon ayırmış"
İngiltere gibi geçmişte Avrupa Birliği ülkesi olan fakat bu sözleşmeye imza atmamış olan, dışarıda kalan ülkelerin varlığına işaret eden Yıldırım, "Bu ülkeler, kendi toplum yapılarını korumak için bu sözleşmeye taraf olmamışlar. Fakat ne kadar ilginçtir ki İngiltere, Türkiye gibi ülkelerde bu sözleşmenin uygulanması için fon ayırmıştır. Bu çelişkiyi de görmekte yarar var." dedi.
"Ömür boyu nafaka ve çocuk teslimine ilişkin hükümler de ivedilikle gözden geçirilmeli"
6284 Sayılı Kanunun birçok mağduriyete neden olduğunu dile getiren Yıldırım, "Yine İstanbul Sözleşmesi ile bağlantılı olarak, Türkiye'de Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun olan 6284 sayılı yasadaki kadının beyanını esas alan ve erkeğin ya da karşı tarafın beyanı alınmaksızın verilen uzaklaştırma kararlarının iyi incelemeden verildiği görülüyor. Hakkında uzaklaştırma kararı verilen kişilerin, iş yerleri ve ikametlerinin uzaklaştırıldıkları yerle olan mesafelerinin gözetilmediği ve yine uzaklaştırılan kişinin iş yeri ile çocuğun okulu veya diğer eşin işyeri ve eviyle olan mesafesinin gözetilmediği, bundan da çok ciddi sıkıntılar çıktığı ortadadır. Bu nedenle 6284 sayılı yasanın, bu tür zaafiyetlerini ortadan kaldıran daha gerçekçi, objektif ve toplum hayatına uygun hale getirilmesinin yararlı olacağını düşünüyoruz. Bu bağlamda ömür boyu nafaka ve çocuk teslimine ilişkin hükümlerin de ivedilikle gözden geçirilmesinin doğru olacağını düşünüyoruz." ifadelerini kullandı. (İLKHA)