"Kılık-kıyafet yönetmeliği darbe ürünü olan bir yönetmeliktir"
Büro Memur-Sen Adıyaman Şube Başkanı Kadir Özşahin kamuda uygulanan kılık-kıyafet yönetmeliğinin darbe ürünü bir yönetmelik olduğunu söyledi.
Adıyaman 09.01.2020 19:40:29 Bu İçerik 2500 kez görüntülendi.
Memur sendikacılığı, toplu sözleşme ve kılık-kıyafet hakkında konuşan Büro Memur-Sen Adıyaman Şube Başkanı Kadir Özşahin, "Kılık-kıyafet yönetmeliği darbe ürünü olan bir yönetmeliktir." dedi.
Memur sendikacılığının işçi sendikacılığına göre bazı alanlarda kısıtlı haklara sahip olduğunu belirten Özşahin, "Memur sendikacılığı ile işçi sendikaları arasındaki en önemli fark; işçi sendikalarında grev hakkının olmasıdır. Böyle bir hak memur sendikacılığında yoktur. İşçi sendikacılığı alanında siyaset yapma hakkı var, böyle bir hak memur sendikacılığında yok. Bu durum aslında bize göre çok mantıksız bir şeydir. Yani işçiye sen siyaset yapabilirsin, memura gelince bu yasak konuyor. Herkes özgürce siyaset yapma hakkına sahip olmalıdır. Öte taraftan işçi sendikalarındaki toplu sözleşme haklarından sadece üye olanlar faydalanabiliyor. Oysa memur sendikacılığında böyle bir şey yok. 4688'de böyle bir düzenleme maalesef yapılmamış. Biz bu düzenlemenin bir an önce yapılmasını istiyoruz. Mücadelemiz bu yönde. Emek verenlerin bu haklardan yararlanması lazımdır." ifadelerini kullandı.
"Sivil itaatsizlik kararı aldık"
Kılık-kıyafet yönetmeliğine karşı 2013 yılından bu yana sendika olarak sivil itaatsizlik kararı aldıklarını belirten Özşahin, "Kılık-kıyafet yönetmeliği, 1980 darbesini yapan Kenan Evren tarafından çıkarılmış, darbe ürünü olan bir yönetmeliktir. Bu yönetmelik ile ilgili Memur-Sen Konfederasyonu olarak 2013 yılından bu yana sivil itaatsizlik kararı aldık. Bu karar her yıl yenileniyor. Bu yönetmelik kaldırılıncaya kadar sivil itaatsizlik kararımız devam edecektir." dedi.
"Başörtüsü meselesi anayasal bir haktır, anayasa ile düzenlenmesi gerekir"
Özşahin, "2013 yılında başlatmış olduğumuz 13 milyonluk imza kampanyasında, topladığımız imzaları hükümete sunduk. Daha sonra başörtüsü meselesi bu yönetmelikten çıkartıldı. Fakat biz bunu yeterli görmüyoruz. Bu anayasal bir haktır. Anayasa ile düzenlenmesi gerekiyor. Yönetmeliğe bağlı bir kılık-kıyafet düzenlemesi olamaz. Hatta yasalarımızda kılık-kıyafetin geçmesi bize göre abestir. Bize göre insanın kafası ile yaptıkları ile ilgilenmeliyiz. Ne üretebiliyor ne başarabiliyor bunları ortaya koyması lazımdır. Kıyafeti düzgün olmuş, devlete, millete bir faydası olmamış bundan bir şey çıkmaz." dedi.
"Toplu sözleşme bizleri hayal kırıklığına uğratmıştır"
Memura 2020 ve 2021 yılı için yapılan zammın istedikleri oranda olmadığına değinen Özşahin, "2019 yılında hazırlanan 2020 ve 2021 yıllarını kapsayacak şekilde yapılan toplu sözleşme maalesef Memur-Sen olarak bizleri hayal kırıklığına uğratmıştır. Sözleşmeyi imzalanmadık. Sözleşme, Hakem Kuruluna gitti. Hakem Kurulu da bize göre hakemliğini yapmadı, sadece noter görevini yaptı. Toplu sözleşme masasına 657 maddelik bir talep götürdük, bu maddeler masada tartışıldı, görüşüldü. Bazı maddelerde de uzlaşmaya varıldı. Ama 20 gün sonra Bakan Hanım, 'Siz oransal zammı kabul etmezseniz, biz de bu anlaştığımız maddeleri kabul etmeyiz.' dedi ve böyle bir durum ortaya çıktı maalesef. Onlar da imza alamayınca bu sene istediğimiz sonucu elde edemedik." şeklinde konuştu.
"Sendika Kanunu düzeltilmelidir"
Anasol-M Hükûmeti tarafından aceleyle çıkarılan Sendika Kanunu'nun değiştirilmesi gerektiğini belirten Özşahin, "4688 Sayılı Sendikalar Kanunu, Anasol-M Hükümeti tarafından çıkarıldı. Alel acele çıkarılan yetersiz bir yasaydı o zaman. Bu yasada sadece ve sadece memurların sendikalara üye olma yasağı kaldırıldı. Onun dışında memura getirdiği herhangi bir katkısı yoktur. Bunun bir an önce değiştirilmesi lazımdır. Gerek toplu sözleşme masa düzeneği gerekse sendikaların kurulma şekli ve usulleri değiştirilmelidir. Siyasette yüzde 10 barajı olduğu gibi sendikacılıkta da böyle bir düzenleme getirilmelidir ki, Türkiye, memur sendikaları çöplüğüne dönmemiş olsun. Yetkili olanlar masada bu işi götürüyor. Yetkili olmayanların bu masada yer almaması lazımdır." ifadelerini kullandı.
"Enflasyona göre memura zam yapılmalıdır"
Memura yapılan zammın vergiye getiren artışla aynı oranda olması gerektiğini söyleyen Özşahin, "Memura verilen zamlar enflasyon hedefleri gözetilerek belirleniyor. 4 dönemdir oturduğumuz masada hep bu hedefler konularak zamlar yapıldı. Oysaki hiçbir zaman bugüne kadar bu hedefler tutturulmadı. Bize göre konulan hedefe göre değil, çıkan enflasyona göre memura zam yapılmalıdır. Vergi oranlarında bu şekilde bir artış yapıldı. 2020 yılı için 4+4 toplamda 8 zam alırken vergilere yüzde 22,58 oranında zam yapıldı. Adil olması gereken; çıkan enflasyon oranlarına göre vergi oranlarının artırılması gerekiyordu. Burada bir çelişki, bir adaletsizlik var. Hem halkın genel kanaati hem de bana göre çıkan enflasyon yüzde 11,8 değildir. Biz her gün çarşı ve pazarlardayız. Oysa geçen sene ile bu sene arasında kıyas ettiğim zaman yüzde 50 ile 70 oranında bir artış söz konusudur. Yüzde 11,8 nasıl çıkıyor, onu da anlayabilmiş değiliz. Son 2 yıldır yaşanan krizlerden dolayı memurun gerçekten alım gücü sıfıra indi. Memur ancak kendi geçimini sağlıyor. Onun dışında bir ev yapayım, araba alayım gibi bir hesabın içerisine giremiyor. Alınan evler veya araçlar da önceki yıllara aittir." dedi.
Özşahin son olarak "Büro Memur-Sen olarak 8 bakanlık ile hareket ediyoruz. Bu noktada arkadaşlarımızın sorun ve sıkıntılarını çözmek için gerekli çalışmaları yürüteceğiz inşallah. Bu yıl onların istekleri doğrultusunda sıkıntıların giderilmesi için gerekli girişimlerde bulunacağız." ifadelerini kullandı. (Cemil Özdaş-İLKHA)