"Çocuk ailede yetişir"


​İDEV tarafından Adıyaman'ın Kâhta ilçesinde düzenlenen "Çocuk Eğitimi" programına katılan vatandaşlara çocuk eğitiminin önemi ve İslami gereklilikleri hakkında bilgi verildi.

post

 Adıyaman    30.12.2019 15:03:45    Bu İçerik 5119 kez görüntülendi.

07.10.22

 


Kâhta Belediyesi Konferans Salonunda düzenlenen program, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

İDEV Kâhta Temsilcisi Âdem Yavuz'un açılış konuşmasıyla devam eden programda Araştırmacı Muhammed Taş ve Orhan Erkuş, çocuk eğitiminin önemine dikkat çekti.

Çocuk eğitiminin ailede başladığına vurgu yapan Muhammed Taş, "Bir ailede anne ve baba birbirlerini sevmiyorsa, değer vermiyorsa, saygı göstermiyorsa çocuğuna ahlaklı olmayı öğretemez. Çünkü eşler kendi aralarında dahi saygılı değiller. Eşler birbirlerine bağırıp, hakaret ettikleri zaman çocuk onları izliyor ve kendine model olarak alıyor. Dolayısıyla çocuk eğitiminin temelinde eşlerin kendi aralarındaki muamelatlar geliyor." dedi.


"Çocuk kendini güvende hissetmek ister"

Kendini güvende hisseden çocukların gelişim noktasında daha hızlı bir ilerleme kaydettiğine değinen Taş, "Sevgi; inançtır, zekâdır, kişiliktir, karakterdir. Sevgiden yoksun büyüyen çocuğun büyümesi, yürümesi ve konuşması gecikebilir. Sevginin tedavi edici bir özelliği vardır. Bir fidan nasıl havaya, suya, ışığa, toprağa ihtiyacı duyuyorsa, çocukta sevginin ve şefkatin olduğu mutlu bir aileye ihtiyaç duyuyor. Çocuk kendini güvende hissetmek ister. Çünkü güven insanın temel ihtiyacıdır. Ekmek gibi, su gibi sevgiden sonra gelen ikinci temel ihtiyaçtır. Güven ortamı çocukların zekâ, kişilik ve sosyal davranışlarını geliştiriyor. Kendini güvende hissetmeyen çocukta zekâ, kişilik ve sosyal hayatında problemler oluşuyor. Güven duygusuyla ilgili en önemli noktalardan birisi de çocuklara verilen sözlerin yerine getirilmesidir. Çocuğun yaramazlık yapmaması veya ağlamaması için anlık verilen sözlerin daha sonra yerine getirilmemesi farkında olmadan çocuğun yalan söylemesine farkına varmadan biz öğretmiş olduk." ifadelerini kullandı.

Eşler arasındaki diyalog ve tutarlığın çocuk üzerinde büyük bir etki bıraktığına değinen Taş, "Anne ve baba arasındaki tutarlık, çocuğun güven duygusu için çok önemlidir. Anne bir şey, baba başka bir şey söylememelidir. Bu durumda çocuk anne ve baba arasındaki tutarsızlıktan faydalanabiliyor. Çocuk, bir şey yapmak istediği zaman kime gideceğini çok iyi biliyor. Bundan dolayı anne ve baba arasında tutarlık olmalıdır. Çocuklar, soru sorarken onları başımızdan savmamalıyız. 'Sonra bakarım, şimdi işim var' gibi şeylerle onu ötelememeliyiz. Elimizdeki iş, ne kadar önemli olursa olsun çocuğumuzla ilgilenmeli ve onu dinlemeliyiz. Sorduğu soruya onun anlayabileceği bir şekilde cevap vermeliyiz. Onu ertelersek, ikinci plana itersek; kendine güveni olmayan, içine kapanık, kendini ifade edemeyen ve hakkını savunamayan çocuklar yetiştiririz." şeklinde konuştu.

"En büyük örneğimiz anne ve babalar olacaktır"

Çocukların yetişmesinde İslami eğitimin hayati bir öneme sahip olduğunun altını çizen araştırmacı Orhan Erkuş, "Ömer Muhtar çocuklarla ilgili olarak; 'Çocuklarınıza verdiğiniz süt onların boy olarak gelişmesine katkı sunarken, onlara Kur'an'dan bazı şeyler ezberlettin ve Allah'ı da hatırlatın ki onların boyu büyürken ruhları küçük kalmasın, ruhlarıyla beraber bakış açıları da büyüsün.' der ve çocukları Kur'an-ı Kerim'e yönlendirirdi." ifadelerini kullandı.

İmanlı çocukların inançlı annelerin elinde yetişeceğine değinen Erkuş, "Peki, çocuklarımıza itikatta kim örnek olacak? En büyük örneğimiz anne ve babalar olacaktır. Anne inanmasa, anne Rabbine bağlı olmasa, sabah namazlarını kaçırırsa çocuğunun da itikat ve inancı çok sağlam olmaz. Hazreti Muhammed'in mektebinde Aliler, Enesler yetişti. Kim yetiştirdi biliyor musunuz? İtikadında, inancında zerre miskal kadar bir sarsılma olmayan Hazreti Hatice yetiştirdi onları." şeklinde konuştu.

Büyüklerin çocuklara örnek olmaları gerektiğine vurgu yapan Erkuş, "Bizler neden öğretmeni, müdürü, profesörü anlatmıyoruz? Çünkü 0-6 yaş arasındaki çocukların kişiliğinin yüzde 75'i bu yaşta olgunlaşıyor. Ne verirsek onu alacaktır. Çocuklarda ahlak sorununun oluşmaması için onları en güzel ahlakla alakalandırmalıyız. Hepimiz çocuğumuza, miras bırakmanın derdindeyiz. Peygamber Efendimiz, 'Bir babanın oğluna bırakacağı en büyük miras güzel ahlaktır.' diye buyuruyor. Ne diyor Peygamber Efendimiz, 'Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.' Allah Resulü çocuklara ahlakıyla örnek oluyordu. Onlara anlayacağı dilden konuşuyordu." dedi. (Cemil Özdaş-İLKHA)