"Beşeri ideolojiler kadını toplumun kölesi haline getirir ! "


Beşeri sistem ve ideolojilerin kadınları kendi menfaatleri doğrultusunda kullandığına, onları toplumun kölesi haline getirdiğine işaret eden yazar ve sosyologlar, kadına en büyük değeri İslam'ın verdiğine dikkati çektiler.

post

 Güncel    07.03.2019 15:06:16    Bu İçerik 617 kez görüntülendi.

07.10.22

 


8 Mart Kadınlar Günü bahanesiyle yılda sadece bir gün hatırlanan kadınların yılda 364 gün sömürüldüğünü, değersizleştirildiğini ve bir meta haline getirilmeye çalışıldığını ifade eden yazar ve sosyologlar, İslam dininin kadına verdiği değeri hiçbir ideolojinin ve görüşün vermediğini söylediler. 

Nisanur Dergisi Yazarlarından Arzu Demir ve Sosyolog Merve Bozan, sözde kadın haklarını savunma adına kutlamaların yapıldığı 8 Mart ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Sosyalizm, Komünizm gibi beşeri ideolojilerin ve düşüncelerin kadının gözünü boyamak için 8 Mart bahanesiyle kadına sadece bir gün değer verdiğini belirten Demir, İslam'ın ise kadına sadece bir gün değil her gün değer verilmesini emrettiğini söyledi.

Kadınların "8 Mart Kadınlar Günü, Sevgililer Günü, Anneleri Günü" gibi günlerle sömürüldüğünü, beşeri sistemlerin kadınları kendi menfaatleri doğrultusunda kullandığına değinen Demir, kadının toplumun kölesi haline getirilip değersizleştirildiğine vurgu yaptı.

Sadece İslam dininin kadına değer verdiğini, onu ulvi yerlere getirdiğine işaret eden Demir, Müslüman kadınlara çağrıda bulunarak gayrimüslimlerin oyununa gelmemelerini istedi.

"İslam kadına sevgiyi, değeri sadece bir güne sığdırmaz"

Demir, "Toplumda hızla yayılan, bizim inanç, gelenek ve göreneklerimize aykırı olan ve inanç sistemimizde, kültürümüzde de olmayan bazı günler özellikle kadınlar üzerinden toplum içerisine konulmaya çalışılmış. '8 Mart Kadınlar Günü, Sevgililer Günü, Anneler Günü’ gibi günler kadınlara hediye edilmiştir. Biz bu günlere şu şekilde bakıyoruz; bizim inanç sistemimizde, İslam dininde bu tür günler yoktur. Çünkü İslam kadına sevgiyi, saygıyı, değeri sadece bir güne sığdırmaz ve kadına bir gün değer vermez. Ama beşeri sistemlerin tümünde kadının tüm hakları kendisinden alınmış, sadece kendisine bir gün hediye edilmiş." dedi.

"Kadınlar 364 gün sömürüldüğünü bilmiyorlar"

Demir, "İslam kadına iyiliği 365 güne yaymıştır. Ama maalesef Kapitalizm, Sosyalizm tuzaklarına düşen bayanlar kendilerine hediye edilen bu güne bir lütuf gözüyle bakıyorlar. Hâlbuki onlar 364 gün sömürüldüğünü bilmiyorlar. Kapitalizm, Sosyalizm gibi beşeri sistemlerin zihniyetleri, menfaatleri doğrultusunda kullanıldıklarını bilmiyorlar. Ama kendilerine değer veriliyormuş gibi bu günler onlara hediye ediliyor. Allah sürekli kadına iyilik yapılmasını emrediyor ve Peygamberimiz de aynı şekilde kendi hayatıyla bunu insanlara gösteriyor." ifadelerini kullandı.

"Beşeri sistemler kadından sadece faydalanır"

Beşeri ideolojilerin kadını toplumun kölesi haline getirdiğini belirten Demir, "Komünizm kadını değerli bir varlık olarak görüyor, ama kendi zihniyeti ve menfaati doğrultusunda ne şekilde kullanacağının derdine düşmüş. Kadın onun yanında şu şekilde değerlidir; güzelliği, gençliği olduğu müddetçe kendisinden faydalanır. Onu billboardlarda, filmlerde, güzellik yarışmalarında kullanır. Gençliği ve güzelliği gittikten sonra kadına eski bir eşya gözüyle bakar. Sosyalizm de kendi düşüncesine göre kadını evin kölesi olmaktan kurtarır. Evin kölesi değil toplumun kölesi haline getirir. Kadının olması gereken yerde değil de olmaması gereken sektörlere iter ve kendisinden faydalanır. Kapitalizm de kadını birer alışveriş çılgını haline getirir." şeklinde konuştu.

"Bir gün hediye edilip alınan hakların üstü örtülmektedir"

Demir, konuşmasını şöyle sürdürdü: "İslam dini aslında kadını en ulvi yerlere getirmekte; ama maalesef Müslüman kadınlarımız bu Kapitalizmin, Sosyalizmin ve Komünizmin oyunlarına gelmekte, hak ettiği değeri almamaktadır. Ama beşeri sistemler kadınlara bu günleri hediye ederek alınan tüm haklarını aslında örttükleri gündür. Yılın 364 günü kadın onların yanında değersiz, sadece kendisinden faydalanan bir meta gözüyle bakılmakta, bir gün kendisine hediye edilip alınan hakların üstü örtülmektedir. Müslüman kadınlara şu çağrıda bulunuyoruz; onlara bu günleri hediye eden insanların gayesini bilsinler. Bu günlerin çıkış noktası neresidir diye bunu gözden geçirsinler ve gayr-i Müslimlerin oyununa gelmesinler. Onlara en büyük değeri İslam dininin verdiğini görsünler."

Sosyolog Merve Bozan ise ABD, Rusya, Fransa gibi sözde gelişmiş ve her gün kadına şiddetin her boyutunun yaşandığı yerlerde bu günlerin kutlanmadığını, özellikle İslam beldelerinin seçilerek bu görevin buralarda icra ediliyor olmasının bu günün çok masum olmadığının göstergesi olduğuna dikkat çekti.

Batı'nın, 8 Mart'ta kadını sadece bir güne sığdırmasıyla ve süslü sözlerle kadını bir meta olarak gördüğünü, onu sömürdüğünü kaydeden Bozan, kadının küresel güçlerle değil İslam ile değerleştiğini, haklarını elde ettiğini dile getirdi.

"8 Mart'ın Tarihsel süreci"

8 Mart’ın tarihsel sürecini anlatan Bozan, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü anlamak için öncelikle tarihsel süreç bağlamında bir değerlendirme yapmamız gerekecek. 8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New-York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadın, erkeklerle eşit şartlarda çalışmadıklarını, düşük ücretlerle uzun saatleri bulan insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grev yapar. Grev esnasında çıkan yangında 139 kadın işçi ölür. Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 1910 yılında 8 Mart 1857 yılında ölen işçilerin anısına 8 Mart'ın 'Dünya Emekçi Kadınlar Günü' olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri mecliste oybirliği ile kabul edildi. Daha sonra 6 Aralık 1977 tarihinde BM'de 8 Mart'ın 'Dünya Kadınlar Günü' olarak kutlanmasını kabul etti. O günden bugüne 8 Mart kadınlar günü olarak kutlanmaktadır." diye konuştu.

"İslam beldelerinin seçilmesi bu günün masum olmadığını gösteriyor"

8 Mart'ın göründüğü gibi masum olmadığına işaret eden Bozan, "Görünürde bugün hakları ellerinden alınmış ve mazlum olan kadınların haklarının iadesi olarak kutlanır, ama bugünler hiç de göründüğü gibi masum değildir. Çünkü bu, birileri tarafından öngörülmüş küresel bir görevdir. ABD, Rusya, Fransa gibi sözde gelişmiş ve her gün kadına şiddetin her boyutunun yaşandığı yerler varken ve bu yerlerde bu günler kutlanmazken, özellikle İslam beldeleri seçilerek bu görevin buralarda icra ediliyor olması bu günün çok masum olmadığını bize gösteriyor." şeklinde konuştu.

"Küresel sistem kadını sömürmektedir"

"Küresel sistem bu gibi günleri kendi bağlamı dışına taşıyarak demogoji yapmaktadır." diyen Bozan, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu nedenle küresel sistem kadını hem dişiliğiyle hem de yaşadığı temel sorunlarından dem vurarak onu sömürmektedir. Alınan kararlara bakıldığında uygulama açısından sonuçlar hiç de iç açıcı değil maalesef. Çünkü bugün hâlâ kadınlar çalışma hayatında her türlü problemle karşı karşıyadır. Kadınlar toplum hayatındaki annelik görevi ihmal edilerek erkeklerle aynı muameleyi görmektedir. Ve bu pozitif bir ayrımcılık olarak lanse ettirilmeye çalışılıyor. Bugün pozitif ayrımcılık adı altında kadına yönelik haksızlıklar, hukuksuzluklar devam etmektedir."

"İslam'dan önce kadın her türlü haktan mahrumdu"

İslam ile beraber kadının haklarını elde ettiğini söyleyen Bozan, son olarak şunları kaydetti:

"Dünya barışını kadın ve erkeğe eşit haklar vermekle elde edemeyiz. Ancak kadın ve erkeğin her türlü koşulu göz önünde bulundurularak adaletli bir hakkın tesisi dünya barışını tesis edecektir. İslam’dan önce kadın her türlü haktan mahrumdu, maalesef her türlü hukuksuzluğu görüyordu. İslam ile beraber kadının her günü değerleşmeye ve İslam'la beraber kadın haklarını elde etmeye başladı. Batı, 8 Mart'ta kadını sadece bir güne sığdırmasıyla kadını bir meta olarak gördüğünü, onu sömürdüğünü; duygusuyla, dişiliğiyle sömürdüğünü, onu değersizleştirdiğini anlıyoruz. Batı böyle düşünürken, aslında İslam her gününü kadın için çok değerli görmektedir." (Mehmet Fatih Akgül-İLKHA)