"Ulus-devlet sınırlarına ve düşüncesine hapsolmak yanlıştır"
AGD Adıyaman Şubesi tarafından düzenlenen "Farkındalığın Dili" etkinliğinde konuşan Araştırmacı-Yazar Atasoy Müftüoğlu, ulus-devlet sınırlarına ve düşüncesine hapsolmanın yanlış olduğunu söyledi.
Adıyaman 14.04.2019 17:53:13 Bu İçerik 2644 kez görüntülendi.
AGD Adıyaman Şubesi tarafından Belediye Konferans Salonunda "Farkındalığın Dili" programı düzenlendi.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programa konuşmacı olarak Araştırmacı-Yazar Atasoy Müftüoğlu, katıldı.
Müftüoğlu "Bilinç, İslam olmaktır. Bilinç, ailesinin üyesi olmaktır. Müslüman olmak demek, yeryüzünün nabzını tutmak demek, varoluşsal sorunları görmektir. Uzlaşmak, içselleştirmek, bütünleştirmek ve içsel bir yaşam tarzı batının bize dayattığı gerçeklik algısının oluşmasıdır. Kendi gerçekliğimizi oluşturmalıyız. Bireysel bir içselleştirme yetersizdir. Bunu kamusal alana, siyaset, ekonomik ve benzeri alanlara taşımak gerekir." dedi.
"Kolonyalist düşünce önce bilinci sömürgeleştirir"
İslam düşünce dünyasının diğer beşeri ideolojilerden çok farklı olduğunu ifade eden Müftüoğlu, daha sonra şöyle devam etti:
"Neoliberal dünya görüşü ile İslam düşüncesi bağdaşamaz. Neoliberal dünya görüşü fuhşiyatı ve münkeratı normalleştirmiştir. Bireysel dindarlığı sorgulamalı, kamusal alana İslamı açmalıyız. İçerden ve dışardan şizofrenik bir dayatmayla ve parçalanmaya karşı karşıyayız. Dini, lâik olan olarak her şeyi böldüler. Modern algı her şeyi rasyonilize etti, aklı kutsadı, varlığı akıl seviyesine indirgedi. Bütün bencillikler putperestliktir. İslam ontolojik bir emperyalizme mahkum edilmiştir. Sekülerizme mahkûm olmaktır. Kolonyalist düşünce önce bilinci sömürgeleştirir. Sorunun bizden değil, dışardan olduğuna inandırdılar bizi. İçe ve geçmişe kapandı Müslüman, dünyayı ıskaladık, İslamin dünyaya dönük paradigmasını kaybetti."
Entellektüellerin İslam'a meşruiyet kazandırmak için sömürgecilerin dilini ve yöntemini kullandığını belirten Müftüoğlu "Sağlıklı çözüm üretmek için statükonun sınırlarını aşmalı ve konformizminden kurtulmak gerekir. Popülizmin yükselmesi hamaseti arttırır. Entellektüel haçlı seferlerine maruz kalıyoruz. Entellektüeller İslam'a meşruiyet kazandırmak için onların dilini ve yöntemini kullanıyorlar. Ulus-devlet sınırlarına ve düşüncenize hapsolmak yanlıştır. Epistemik bilgi bombardımanı ilkokuldan başlıyor. Modernite ve batılı bilgi sistemini aşmalıyız. Kapitalizmi muhafazakârlaştırmak, muhafazakar sekülerleşmeye maruz kalmak, muhafazakâr demokraside aynıdır." dedi.
"Hakikati belirleyemezsiniz, hakikat sizi belirler." diyen Müftüoğlu hakikatin anlaşılabilmesi için yedi ideolojik sözcüğe cevap vermek gerektiğini belirtti. Modernizm, kapitalizm, laiklik, insan hakları, toplumsal eşitlik cinsiyetlik ve feminizm. Bu kavramların iyice anlaşılması, amaçlarının ne olduğunun bilinmesi ve batının bu yol ile kendine nasıl alan oluşturduğunun bilinmesi gerektiğini vurguladı.
Müftüoğlu "Batı, ötekileştirme üzerinden bir varoluşsal alan oluşturmuştur. Kendi kavramlarımızın özgürlüğü yok çünkü epistemik bir sömürüyle karşı karşıyayız. Bilginin İslamileştirilmesi gerekir. İslamcılık fikri, terörize edilmiştir. Politik iktidar, ekonomik ve benzeri ayrıcalıklarını kaybetmemek için İslam kaybedilmektedir. Vesayet altındaki toplumlardan özgürlük çıkması çok zor olur. Eleştirel bir dil kullanmamız gerekmektedir. İslam küresel bir misyonun adıdır. Bütün kültürlerle ilişki kurar 21 'inci yüzyıla yönelik bir yaşam tarzı üretmeliyiz. Bağımlılıklar zararlıdır. En kötüsü de zihinsel bir bağımsızlığa sahip olmamız." İfadelerini kullandı.
"Taklit ile kültürel çevre oluşturmak problemlidir"
Müslümanların kendi özlerine dönmeleri gerektiğini ve bu bağlamda yapılacak çalışmanın sağlam temeller üzerine oturtulması gerektiğini vurgulayan Müftüoğlu bu alanda yapılan çalışmaların medya üzerinden yapılması gerektiğini ifade ettikten sonra şöyle devam etti:
"Tarih bilincinin medya araçları üzerinden kazandırmak problemlidir. Taklit ile kültürel çevre oluşturmak problemlidir. Entellektüel bağımsızlık, dünya ölçeğinde kuşatıcı olmak demektir.'Kadınlar, modernite, feminizm ve geleneğin baskısı altında terörize olmaktadır. Beyaz adam ve beyaz ırk; bütün bir insanlık tarihinin en derin kanseridir.' diyor Suzan Sountak. Malik bin Nebi 'Sömürüye elverişli olmak çok daha tehlikelidir. Ümmetin bütün renklerini kucaklamak gerekir. Farklılığı eleştirmek yerine anlamaya çalışmak gerekmektedir." dedi.
Son olarak Muhammed İkbal'den verdiği örnekle konuşmasını tamamlayan Müftüoğlu "Sizin Kur'an'dan anladığımız ölümünüzü Yasinle tamamlamaktır. İslam bir forklörizme indirgenmiştir. Bir takım ritüeller ve sembolizm İslami kuşatmıştır. Yeni bir epistemik dil, algı ve entellektüel anlayışa sahip olmak gerekir. Yeni bir din diline, retoriğine sahip olmak gerekir.' Bürokrasi ekonomik ve siyasi iktidarı kaybetmemek için İslami kaybetmeyi göze alan bir yönetim anlayışının tehlikesinden söz etti ki bence çok yerinde ve güncel bir tespitti."
Program kitap imzalama etkinliği ile sona erdi. (Cemil Özdaş -İLKHA)
Kaynak: https://ilkha.com/haber/95202/ulus-devlet-sinirlarina-ve-dusuncesine-hapsolmak-yanlistir